Allah Teâlâ'dan bir şey isterken vesile edinmek tevhid ilkesini yüceltmektir. Çünkü kul, kötü halini ve günahlarının çok olduğunu görünce, mutlak ve yegâne yaratıcı olan Rabbin den bir şey istemeye yüzü olmaz. Bu durumda günahlarını itiraf ederek, Rabb'i için nefsini kırarak, O'nun kudretini yücelterek ve O'ndan başka yaratıcı olmadığına iman ederek bütün niyet ve azmi ile sevdiği kullarından birini O'na vesile edinir. Zira Cenâb-ı Hakk'ın dostları, Resülullah'a (sallalahu aleyhi vesellem) tâbi olup onun emirlerine göre hareket ettikleri için O'nun katında razı olunan (Allah Teâlâ katında makbul) vesilelerdir.'*
İmam Şa'râni (kuddise sırruhü) şöyle buyurmuştur:
“Hükümdarların saraylarını bir düşün! Buralara girmek istediğinde, hükümdarlara yakınlığı bulunan birinin seninle onlar arasında vasıta olmasına ihtiyaç duyarsın. O da senin ihtiyacını gidermek için uğraşır. Bir vasıta olmadan onlara ulaşmak istersen ulaşamazsın. Bunun açıklaması ise şöyledir:
Hükümdara yakın olan kişi, ona hitap edilecek en güzel kelimeleri ve ihtiyaçların giderildiği en doğru vakitleri bilir. Dolayısıyla vasıta arayışımız, hükümdara karşı edeple hareket etmek ve ihtiyaçlarımızın en hızlı şekilde giderilmesi içindir. Bizim gibiler ise Allah Teâlâ'ya karşı nasıl hitap edilmesi gerektiğini nereden bilsin.”14
148 Hasan Hilmi Dağıstâni, el-Burücü'I-Müşeyyede, s 192-193
149 Şa'râni, Levâkıhu'I-Envâri'1-Kudsiyye, s. 221.
BİR CEVAP YAZ